Pierre Loti

14 Ocak 1850 tarihinde doğdu. Asıl adı Louis Marie Julien Viaud'dur. 1872 yılında gittiği Tahiti'de kendisine, Kraliçe IV. Pomoré'nin nedimeleri tarafından Loti adı verildi. Loti, Tahiti dilinde bir zakkum türü olan aynı adlı çiçekten gelmekteydi lakin Loti, bu adı kullanabilmek için sekiz yıl bekledi. Çocukluğu, Fransa'nın liman şehri olan Rochefortda geçti. Ailesi, sanata oldukça yatkındı. Loti, ailesinin bir kısmının izini takip ederek denizcilik mesleğine adım atmak için Paris'e gitti. Askerî Denizcilik Okulunu kazandı ve on yedi yaşındayken Fransız Deniz Kuvvetleri'ne katıldı. Okulun uygulama gemisi ile Akdeniz, Kanarya Adaları, Brezilya, Amerika ve Cezayir gibi birçok uzak diyarla ilk kez karşılaştı. Bir haberci gemisiyle Güney Amerika'ya gitti ve belli bölgelerin hidrografisini incelemek üzere görevlendirildi. Bölgenin tüm detaylarını incelikle çizdi ve günlüğüne kaydetti.1870-1907 yılları arasında Mısır'a gitti. Burada kendisini, daha önce Mısır Millî Hareketi içinde tanıştığı Mustafa Kâmil karşıladı. Mustafa Kâmil'in vefatı üzerine Loti, La Mort de Philae adlı kitabını ona ithaf etti.7 Eylül 1876 tarihinde İstanbul'a geldi. II. Abdülhamid'in cülus töreninde yaptığı çizimleri Le Monde Illustré’ye gönderdi. İstanbul'da, Eyüp'te geçen günlerinde bir Türk gibi giyindi, bir Türk gibi konuştu ve Arif Efendi adını kullandı. İstanbul'a duyduğu hayranlık, herkes tarafından bilinir oldu ve bugünlerin ardından, Selanik'te tanışıp kavuşamadan ölüm haberini aldığı Çerkez kızının hikâyesini, Aziyade adlı eserinde kaleme aldı. Doğu'daki Hayalet adlı eserini de yine bu dönemde tamamladı.29 Mayıs 1883 tarihinde Uzak Doğu seferine çıktı ve bu süreçte birçok eser ortaya koydu. Gittiği memleketlerin kültürlerine oldukça saygı duyan ve araştıran Loti, geleneksel Japonya'nın kaybolmasından ötürü üzüntü duydu. 1886 yılında, denizin getirdiği mutluluk ve matemi anlattığı İzlanda Balıkçısı adlı kitabını yazdı. Eser, gerçekçi tasvirleri ile edebiyat dünyasında oldukça önemli bir yer edindi. 1888 yılında Fas'a, 1889 yılında ise Hindistan'a gitti. Dönüş yolunda İsfahan, Şiraz gibi birçok şehre uğradı ve bu gezinin ardından İsfahan'a Doğru adlı kitabını yazıp yayımladı. 1890 yılında yeniden İstanbul'a geldiğinde Yıldız Sarayı'nda ağırlandı ve kendisine Mecidiye Nişanı verildi. Yıllar içinde ülkesine dönse de 1903 yılında elçilik gemisinin kumandanı olarak yeniden İstanbul'a geldi. Zeki Megamiz Bey ile birlikte Türkçe dersleri almaya başladı. Burada tam on beş ay kaldı ve Mutsuz Kadınlar adlı romanını kaleme aldı. Trablusgarp Savaşı sırasında Batı kamuoyuna karşı Türkleri savundu ve bu görüşü doğrultusunda yazılar kaleme aldı. Şehbâl dergisinde Osmanlı Devletinde devrin ileri gelenleri altı sayfalık bir yazı ile Pierre Lotiye teşekkürlerini sundu. Enver Bey, Cemal Bey, Celal Nuri, Celaleddin Arif, Abdullah Cevdet gibi isimler yazarlar arasında bulunmaktaydı. I. Dünya Savaşı başladığında altmış dört yaşındaydı. Altmış sekiz yaşına geldiğinde sağlık durumu bozuldu ve dinlenmeye çekildi. Yine de Türklerin lehine yazmaya ara vermedi. Onun için Türkler, hiçbir zaman onun milletine düşman olmamıştı. Adana, Maraş, Antep ve Urfa bölgelerini işgal eden Fransaya karşı Loti Le Temps gazetesinde Türklerin bağımsızlık ve yenileşme ideallerinden övgüyle bahsetti. Matbuat Cemiyeti üyesi 40 kadar üye tarafından Pierre Loti Cemiyetinin kurulması ve 23 Ocak gününün de Pierre Loti Günü olarak kabul edilmesi kararlaştırıldı. Pierre Loti Günü etkinlikleri 1927 yılına kadar düzenlendi.
Pierre Loti, son günlerini Hendaye’da bulunan evinde geçirmek istedi. Bakhar Etchéa (yalnız ev) adını verdiği evinde, 10 Haziran 1923 tarihinde öldü.

Eserleri: Aziyade , İzlanda Balıkçısı , Can Çekişen Türkiye, Mutsuz Kadınlar , Madam Krizantem , Isfahan'a Doğru, Bir Sipahi'nin Romanı, Alain Quuella-Villéger, Pierre Loti, Gezegen Seyyahı.

 

Kaynak: https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/pierre-loti-1850-1923/?pdf=3413