Antoine de Saint-Exupéry
29 Haziran 1900 tarihinde, Lyon’da doğdu. 1904 yılında, henüz dört yaşındayken babasını kaybetti ve bu ölüm üzerine ailesi yoksullaşmaya başladı. Oldukça kültürlü bir kadın olan annesi, beş çocuğunun tüm ihtiyaçlarını karşılamasının yanı sıra onların ilk öğretmeni de oldu.
Exupéry, okulda pek başarılı değildi. Ödevlerini zamanında tamamlamıyor, bu yüzden sürekli ceza alıyordu. Henüz on iki yaşındayken uçaklarla tanıştı. Evlerinin yakınında bulunan bir havaalanı vardı; oraya gider, gizlice içeri girer ve uçakları yakından seyrederdi. O günlerden sonra yegâne hayali, evlerinin üzerinden geçen uçaklardan birinin içinde olabilmekti. Bir seferinde bir pilot, onu uçağına aldı ve böylece on iki yaşındayken ilk uçuş deneyimini tatmış oldu.
Bu yıllarda kardeşi François vefat etti; bu ölüm, aileyi derinden sarstı.
Exupéry, liseyi bitirdikten sonra pilot olmak istedi lakin annesini kırmamak için Askerî Denizcilik Okulu sınavlarına girdi. Bu sınavlarda başarısız olmasının üzerine, on dokuz yaşındayken Ecole des Beaux-Arts Mimarlık Fakültesine başladı. Yirmi bir yaşına geldiğinde orduya çağırıldı ve bunun üzerine eğitimini yarıda bırakıp askere gitti. Askerlik görevini Fransa Hava Kuvvetlerinde teknisyen olarak yerine getirdi. Bu süre zarfında Strazburg şehrinde pilotluk eğitimi aldı. Askerlik sürecinin de bitmesinin ardından ailesinin isteği üzerine Paris’te bulunan bir ofiste, kamyon satıcısı olarak çalışmaya başladı lakin ticaret hayatı başarısızlıkla sonuçlandı. Yazma çalışmalarına da bu dönemde başladı. O günlerdeki yaşantısını, kız kardeşi Marie-Madeleine’ye yazdığı mektupta şöyle ifade etti:
“Öyle yalnız bir yaşam sürüyorum ki… Her zaman yollardayım… Hiçbir şey olmuyor hayatımda. Sabah kalkıyorum, arabamla çıkıyorum, öğlen yemek yiyorum, akşam yemek yiyorum, hiçbir şey düşünmüyorum. Üzücü bir durum… Evlenmek ve küçük Antoineların etrafımda fır döndüğü bir evde yaşamak istiyorum.”
1926 yılı, yeniden uçmaya başlamasıyla birlikte onun için hayatının âdeta bir dönüm noktasıydı. Toulouse ve Dakar arasında posta servisi olan uçağın pilotu olarak göreve başladı. Bu süre zarfında yazdığı ilk kitabı olan “Güney Postası”nı bitirdi. “Güney Postası”nda ilk uçuş deneyimlerine yer verdi. Takip eden süreçte çalıştığı şirketin Arjantin bölgesindeki biriminden sorumlu oldu. Kaleme aldığı “Gece Uçuşu” romanında da Arjantin yaşantısının anlatılarına yer verdi.
Fransa ile Arjantin arasında gidip geldi. Görev aldığı Allience Française grubuyla birlikte bir konferans düzenlemek için Buenos Aires’a gitti. Orada katıldığı bir resepsiyonda, Consuelo Suncín de Gómez Carrillo ile tanıştı ve çift, 1931 yılında evlendi.
Otuz beş yaşına geldiğinde bir uçuş esnasında uçağı arıza yaptı ve Tunus’taki bir çöle zorunlu iniş gerçekleştirdi. Çölde yolunu kaybetti ve kayboldu. Tam dört gün süren zorlu çöl mücadelesinin ardından bir bedevi tarafından bulundu. Bir müddet pilotluktan uzak kalsa da gazetecilik görevinin gerekliklerini ve New York uçuşunu bahane ederek okyanusu geçmeye karar verdi. Bir kez daha büyük bir kaza atlattı, günlerce komada kaldı ve iyileşmesi aylar sürdü.
İspanya İç Savaşı süresince bir Fransız gazetesi adına muhabir olarak görev yaptı. Havacılık alanında birçok buluşa imzasını attı. Örneğin, gece uçuşlarını düzenleyen cihazların geliştirilmesine katkı sağladı.
İkinci Dünya Savaşı başladığında Fransa, Almanya tarafından işgal edildi ve bunun üzerine komutanı, Exupéry'ye sağlık durumunun savaşa katılmak için uygun olmadığını söylemesine rağmen askere yazılmaktan geri durmadı. Fransa’nın yaşadığı yenilginin ardından ABD’ye gitti. “Dünya ve İnsanlar” ile “Savaş Pilotu” isimli eserlerini burada yazdı ve söz konusu eserler, kitleler tarafından çok beğenildi. En önemli eseri olarak nitelendirilen “Küçük Prens”i de bu dönemde kaleme aldı. “Küçük Prens”, döneminin en çok okunan kitaplarından biri oldu. Yazar, “Küçük Prens”i, kitabının ön sözünde de belittiği üzere çocuklardan özür dileyerek en yakın dostu Léon Werth’e ithaf etti.
Ülkesinin işgal altında olmasına oldukça üzülüyordu. Tüm bunlar karşısında yalnızca üzülmekle kalamayacağına karar verdi ve ABD ordusuna katılarak yüzbaşı rütbesiyle Kuzey Afrika’ya gitti. Buradaki görevi, Alman ordularını havadan takip etmekti. 31 Temmuz 1944 tarihinde bir keşif görevi için Amerikan Hava Sahası’ndan ayrıldı ve o günden sonra kendisinden haber alınamadı. Bir Alman uçağı tarafından vurulduğu, teknik bir arıza nedeniyle uçağının düştüğü de söylentiler arasındadır. 1998 yılında Marsilyalı bir balıkçının ağına, Saint-Exupery’nin bilekliği takılana dek, kendisine dair somut bir bilgi elde edilemedi. Bunun üzerine uçağının enkazına ulaşılsa da cesedi bulunamadı.
Kaynak: Antoine de Saint-Exupéry Resmî Sitesi https://www.antoinedesaintexupery.com/2023/02/27/le-petit-prince-edition-collector-80-ans-limitee-et-numerotee/
https://tr.wikipedia.org/wiki/Antoine_de_Saint-Exup%C3%A9ry
https://www.elipskitap.com.tr/urun/kucuk-prens/