Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
30 Ekim 1821 tarihinde, Moskova’da doğdu. Askerî doktor olan babası; ailesini sıkı bir disiplinle yöneten, oldukça sert yapıya sahip, cimri bir adamdı. Anne Dostoyevski ve çocuklar yaz aylarını Tula’da geçiriyorlardı. Yazar, gelecek yıllarda hayatı üzerinde derin etkileri oluşturacak köylülerle bu zamanlarda tanıştı ve onlarla yakın bağlar kurdu.
Petersburg Askerî Mühendislik Okulunu bitirdi. Bir süre orduda çalıştıktan sonra istifa ederek edebiyat ile ilgilenmeye başladı. Ve ilk olarak Balzac’ın “Eugenie Grandet” adlı eserini çevirdi.
Kendisinin sara hastası olması, romanındaki kahramanların da bu hastalığı taşımasına sebep oldu. İdama mahkûm olması ve idam sehpasına doğru yürütülmesi, birçok eserinde yer aldı.
Mali sıkıntılarla boğuşan Dostoyevski, borçlarını kapatabileceği umuduyla ilk romanı “İnsancıklar”ı 1846 yılında yayımladı. Aynı yıl İkiz adlı romanını yayımladı. Daha sonra “Ev Sahibesi” (1847), “Beyaz Geceler” (1848) ve “Yufka Yürek” (1848) adlı eserlerini yayımladı. Romanları ona kısa sürede ün kazandırdı fakat bu durum uzun sürmedi. Yine eski hâllerine dönmeye başladı. Edebiyat dünyasının kapıları yüzüne kapanınca yönünü reformculara çevirdi.
1849 yılında Netoçka Nezvanova yayımlandığı sırada Çarlık polisi tarafından tutuklandı ve kurşuna dizilmek üzere Semyonevski’ye götürüldü. Tam öldürülecekken ölüm cezası, hapis cezasına çevrildi. 1859 yılında serbest bırakıldıktan sonra “Amcanın Düşü” adlı komedi eserini yazdı. Aynı yıl “Stepançikovo Köyü” adlı eserini kaleme aldı. Ardından kardeşiyle birlikte “Vremya” adlı bir edebiyat dergisi çıkardı. “Ölüler Evinden Notlar” 1861-1862 yıllarında aynı dergide tefrika edildi. 1861 yılında “Ezilenler” yine aynı dergide yayımlandı.
Eşi verem hastalığına yakalanınca Sibirya’daki Tver şehrine geri döndü. Bunu fırsat olarak görüp 1862 yazında çıktığı bir Avrupa gezisinde Paris, Londra ve Cenevre’yi ziyaret etti. Ardından Roma, Almanya ve Danimarka’yı dolaştı. Bu gezinin ardından “Yaz İzlenimleri Üzerine Kış Notları” adlı ünlü makalesini yazdı. Aynı yıl dergisi kapatıldı.
Eşinin ve çocuğunun masraflarını karşılayabilmek için kazancını artırabilme umuduyla kumara başladı. Başlarda kazansa da kazandıkları kaybetmesi kolay oldu. Karısını kaybettikten sonra Avrupa’ya birlikte gittiği Pauline Suslov’la evlendi bu evlilik aşamasında önemli eserlerinden olan “Suç ve Ceza”yı yazmaya başladı.
Eserini yazarken oyalanmamak için gittiği Wiesbaden seyahati sırasında eşinden ayrıldı. Wiesbaden de bulunduğu dönemde 1864 yılında “Kardeşiyle Epoha” adlı yeni bir dergi çıkardı ve ilk sayıdan itibaren “Yeraltından Notlar” romanı tefrika edildi. Abisinin ölümüyle yine mali sıkıntı yaşamaya başladı.
“Suç ve Ceza” için aldığı avansla Rusya’ya döndü. Bu romanla gelecek başarıdan kazanacağı para ile maddi sıkıntılardan kurtulabileceğini düşünse de eser yazdığı dönemin ilerisinde bir kitap olması nedeniyle tam anlaşılamadı ve bu durum tepki almasına yol açtı. Bölüm bölüm yayımladığı kitabını yarıda bırakarak “Kumarbaz” romanını yazmaya başladı.
Gözleri bozulmaya başlayan Dostoyevski kendine bir asistan tuttu ve 1867’de asistanı Anna Snitkina’yla evlendi. Yeniden yurt dışına çıktı ve dört yıl Rusya’dan uzak kaldı. Dostoyevski, bu ağır yaşam koşullarına rağmen 1869 yılında ikinci başyapıtı “Budala”yı kaleme aldı. 1870’te “Ebedî Koca”, 1872’de “Ecinniler”, 1875’te “Delikanlı” eserlerini yayımladı.
1873-1881 yıllarında “Grajdanin” dergisinde yazdığı “Bir Yazarın Günlüğü” başlıklı köşe yazılarını, aylık bir yayın olarak çıkardı. Daha sonraki yıllarda hastalığının ortaya çıkmasıyla yazım hayatında duraksamalar gerçekleşse de 1879 yılında “Karamazov Kardeşler”i yazmaya başladı.
Romanlarındaki olaylar genellikle izbe evlerde, tenha sokaklarda, tavan aralarında geçer. Suç olgusu ise soyluların arasında değil on dokuzuncu yüzyıl kentlerinde toplumun yoksul bölümünün günlük yaşamında yer alır. Suç onun için vazgeçilmez bir temadır. Polisiyeyi psikolojik betimlemelerle süsleyerek kendi yaşantısını da eserlerine yansıtmıştır. Genelde insanları konuşturarak iç dünyalarını gözler önüne sermektedir. Bu nedenle eserlerinde sık sık diyaloglar görülür.
Çocukluk yıllarında babasının annesine acı çektirmesinden, sürekli sarhoş olmasından ve yardımcılarına kötü davranmasından dolayı kendisinden nefret ediyordu. Eserlerinde sıklıkla yer verdiği kaderine boyun eğen, uysal kadın örneği, aslında bizzat kendi annesinden esinlendiği karakterlerdi. Oldukça duyarlı bir karaktere sahip olan Dostoyevski, tüm bunlardan dolayı babasına karşı kin besliyordu. Onun ölüm haberini aldığında: “Babamın ölümünde benim hiçbir suçum yok ama bu öldürmenin kefaretini ödemeye hazırım çünkü içimden onu öldürmek geçiyordu.” ifadesinde bulundu. Bu tutumu, “Karamazov Kardeşler” adlı eserinede Dimitri Karamazov'un tepkisinin bir benzeriydi. Babasının ölmesini istediğini düşünmek, onu depresyona soktu; ilk sara nöbetlerinde de bu düşünce sebep oldu.
1881’de, Petersburg’da öldü. Ölümünden sonra yapıtları baskı üzerine baskı yaparken geride bıraktığı hazine yalnızca Rus edebiyatının değil, dünya edebiyatının da gelişimini sağladı.
Eserleri:
Amcanın Rüyası
Başkasının Karısı
Batı Çıkmazı Puşkin Üzerine Konuşma
Beyaz Geceler
Bir Yazarın Günlüğü
Bir Yufka Yürekli
Budala
Delikanlı
Ebedi Koca
Ecinniler
Ev Sahibesi
Ezilenler
İnsancıklar
Suç ve Ceza
Karamazov Kardeşler
Kumarbaz
Netoçka Nezvanova
Ölü Evinden Hatıralar
Öteki
Stepançikovo Köyü
Tatsız Bir Olay
Yeraltından Notlar
Kaynak: Ergün Avcı, Fyodor Mihayloviç Dostoyevski ve Lev Nikolayeviç Tolstoy'da Otantiklik, Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Felsefe Ana Bilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2018.
Kaynak: https://www.elipskitap.com.tr/yazarlar/148/fyodor-mihaylovic-dostoyevski